Anasayfa   Başkonsolosluk Hakkında   Çin-Türk İlişkileri   Konsolosluk Hizmetleri   Ekonomik-Ticari İlişkiler   Çin Hakkında   Başkonsolosluğun Sorumlu Bölgeleriyle İlgili   İstanbul'a Gelmek İçin Bilmek Gerekenler 
   Ana Sayfa > Haberler
 
Xinjiang ile İlgili Konular Üzerine 12. Basın Toplantısı
2020-09-04 20:33

27 Ağustos 2020'de Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Halk Hükümeti Enformasyon Ofisi, Xinjiang ile ilgili konularda 12.basın toplantısını düzenledi.

Basın toplantısının ev sahibi Xu Guixiang: Basından sevgili dostlar, iyi günler. Xinjiang ile ilgili konularda 12. basın toplantısına hoş geldiniz.

Basın toplantısı XUAR Halk Hükümeti Enformasyon Dairesi Sözcüsü Elijan Anayit'i, XUAR Eğitim Departmanı Müdürünü Parhat Azim'i, XUAR Etnik İşler Komisyonu Başkanını Mehmut Usman’ı, XUAR İnsan Kaynakları ve Sosyal Güvenlik Dairesi Başkanını Rehmanjan Dawut’u, XUAR Sağlık Komisyonu Müdürünü Mutalip Rozi’yi davet etti. Sizden gelen soruları cevaplayacaklar. (XUAR= Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi)

Basın mensubu arkadaşlar, soru sormak için lütfen el kaldırınız. Soru sormadan önce, bağlı bulunduğunuz basın kuruluşunu tanıtınız.

Q1: 9 Temmuz'da ABD Dışişleri ve Hazine Bakanlıkları, Xinjiang Kamu Güvenliği Departmanı ve Xinjiang'daki parti ve hükümet yetkililerine ABD iç hukukuna göre yaptırımlar uyguladı. 31 Temmuz'da ABD, aynı nedenleri gerekçe göstererek Xinjiang Üretim ve İnşaat Topluluğu (XPCC, yaygın olarak Bingtuan olarak da bilinir) ve yetkililerine yaptırımlar uyguladığını duyurdu. Cevabınız nedir?

Elijan Anayit: Xinjiang ile ilgili meseleler tamamıyla Çin'in iç meseleleridir. Amerikalı politikacılar da dahil olmak üzere herhangi bir dış gücün müdahale etme hakkı yoktur. Sözde yaptırımlar, uluslararası ilişkileri yöneten temel normları ihlal eden, Çin'in iç işlerine ciddi şekilde müdahale eden ve Xinjiang’daki tüm etnik grupların duygularını inciten sert hegemonik bir eylemdir. Xinjiang'daki tüm etnik gruplardan gelen vatandaşlar ve hükümet yetkilileri buna kesinlikle karşı çıkmakta ve bunu şiddetle kınamaktadır.

Gerçekler kelimelerden daha yüksek sesle konuşur ve adalet doğal olarak insanın kalbinde yaşar. Xinjiang, istihdam, eğitim, tıbbi bakım, sosyal güvenlik ve konut konularına odaklanarak insanlara fayda sağlayan insan odaklı ve sürekli teşvik edilen projeler geliştirme vizyonuna bağlı kalmıştır. Xinjiang 'daki tüm etnik grupların yaşam standartları yıldan yıla iyileştirildi. 2020'nin sonunda, Xinjiang'daki mevcut standart altındaki tüm yoksul kırsal nüfus yoksulluktan kurtarılacak ve ülkenin geri kalanıyla birlikte her bakımdan orta derecede müreffeh bir topluluk seviyesine girecek. Xinjiang son üç yıl ve yedi ay içinde tek bir şiddet, terör olayı görmedi. Aşırılık etkili bir şekilde dizginlendi. Kamu güvenliği belirgin bir şekilde gelişti ve insanlar çok daha güçlü bir tatmin, mutluluk ve güvenlik duygusuna sahipler. Bugünkü Xinjiang, şimdiye kadarki en iyi refah ve gelişmişlik durumundadır. Tüm etnik gruplar barış ve memnuniyet içinde yaşar, çalışırlar, geçim ve kalkınma haklarından yararlanırlar. Temmuz 2019'da, 50'den fazla ülkenin Cenevre'deki BM Ofisi nezdindeki büyükelçileri, BM İnsan Hakları Konseyi Başkanı ve İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'ne Çin'in terörle mücadelede ve anti-radikalizm çabalarında insan haklarına saygılı ve koruyucu tutumunu alkışlayan bir mektup imzaladı. Ekim 2019'da, 74. BMGK'nun Üçüncü Komite oturumunda, 60'tan fazla ülke, Çin'in Xinjiang şehrinde kaydedilen muazzam insan hakları ilerlemesini övdü. 1 Temmuz 2020'de Cenevre'de düzenlenen BM İnsan Hakları Konseyi'nin 44. oturumunda 46 ülke ortak bildirilerinde Xinjiang 'daki insan hakları ilerlemesini ve terörle mücadele ve anti-radikalleşme çabalarını övdü, Çin'in Xinjiang ile ilgili konulardaki tutumunu desteklediler.

Bölgenin ayrılmaz bir parçası olan Xinjiang Üretim ve İnşaat Topluluğu, Xinjiang'ın gelişimini, etnik birliğini, sosyal istikrarını ve sınır güvenliğini teşvik etmek, tüm etnik gruplarla dostça ve destekleyici bir arkadaş olarak uyum içinde yaşamak için önemli katkılarda bulunmuştur. Son yıllarda, XPCC, avantajlarını kullanarak kentleşmeyi, yeni tip sanayileşmeyi ve tarımsal modernizasyonu güçlü bir şekilde ilerletiyor. Ekonomik kalkınmayı güçlü bir şekilde desteklerken, XPCC insanların geçim kaynaklarını iyileştirmeye odaklanmıştır. 2019 yılında, XPCC 110.100 iş yarattı ve kişi başına harcanabilir geliri 33.403 yuan olarak ve kayıtlı kentsel işsizlik oranını% 4 olan kontrol hedefinin altında% 2.51 olarak kaydetti. 2019'un sonunda, tüm çiftlikler ve yoksul nüfus yoksulluktan kurtarıldı. Bir milyondan fazla işçi ve insan musluk suyu, elektrik, gaz ısıtma ve mutfak ve banyo tesisleri ile donatılmış yeni evlere taşındı. Üretim ve yaşam koşulları önemli ölçüde iyileştirildi ve mutlulukları artıyor.

Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı politikacılar gerçekleri göz ardı ettiler ve gerçeği çarpıttılar, Xinjiang'ın insan hakları vesilesiyle kaydettiği ilerlemeye acımasızca saldırdılar ve iftira attılar. Bu kez, sözde yaptırımların geçmesi için hiçbir çabadan kaçınmadılar, terörizmi ve aşırıcılığı açıkça savunuyor, hoş görüyor ve üç kötücül gücü (terörizm, bölücülük ve aşırıcılık) destekliyorlar. Bu acımasız hamleler, ABD'nin Xinjiang'ın istikrarına zarar verme ve gelişimini durdurma niyetini daha da açığa çıkardı. ABD tarafını, sözde “yaptırımlar”ın sadece gülünç bir saçmalık ve iğrenç bir numara olduğu konusunda uyarıyoruz, hiç kimseyi kandıramayacaksınız. Terörizm ve aşırılıkçılıkla mücadele etmek ve sosyal istikrarı ve kalıcı barışı korumak için sarsılmaz bir kararlılığımız var. Xinjiang'ın istikrarını ve tüm etnik grupların refahını baltalamaya çalışan herhangi bir yabancı güç asla başarılı olamayacaktır.

ABD tarafını hatadan derhal geri dönmeye ve Xinjiang ile ilgili konularda kirli numaralara başvurmayı bırakmaya çağırıyoruz. Aksi takdirde, bundan doğan tüm sonuçlara katlanmak zorunda kalırlar.

Q2: Yurtdışındaki bazı insanlar, Xinjiang'da etnik azınlıklara ayrımcılık yapıldığını ve kimliklerinin silindiğini düşünüyor. Yorumunuz nedir?

Mehmut Usman: Xinjiang, Çin Halk Cumhuriyeti anayasasını, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Bölgesel Etnik Özerklik yasasını tüm yönleriyle yerine getirmektedir. Xinjiang, ulusal etnik politikaları tam olarak uygulamaktadır. Xinjiang'daki tüm etnik gruplardan insanlar aynı statüye ve aynı haklara sahiptir ve devlet işlerinin yönetimine eşit olarak katılırlar. Eşitlik, birlik ve ahenkli sosyalizm etnik ilişkileri geliştirilmiş ve konsolide edilmiştir. Xinjiang'daki tüm etnik gruplardan insanlar, birbirine sıkıca tutunan bir narın tohumları kadar birleşmiş durumdadır. Ayrımcılık ve kimlik tasfiyesi diye bir şey yoktur.

Xinjiang'daki tüm etnik gruplardan insanların beslenme düzeni, bayram, düğün ve cenaze törenleri yasalara uygun olarak korunmaktadır. Tüm etnik grupların en iyi gelenekleri muhafaza edilir ve korunur. Uygur, Moğol, Hui ve Xibo gibi etnik azınlıkların tarihi ve kültürel miraslarını temsil eden birçok ünlü bina korunmuştur. Hükümet, yasalara göre etnik kişilerin kendi dillerini kullanma ve geliştirme özgürlüklerini korur. Etnik azınlık dilleri yargı, idare ve halkla ilişkiler gibi alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Etnik azınlıklardan gelen hükümet yetkilileri büyük çabalarla yetiştirildi, Xinjiang'daki sosyal ve ekonomik kalkınmaya destek sağlamak için eğitildi. Etnik birlik ve dayanışma desteklendi. 2016'dan bu yana, tüm etnik grupların memurları, arkadaş olarak vatandaşlarla kaynaşarak, gelirlerini artırmanın yollarını buluyor ve istihdam, eğitim ve sağlık hizmetindeki zorluklarını çözüyorlar. Geçtiğimiz üç yıl içinde, hükümet tarafından finanse edilen kurumların çalışanları, insanlara 987 milyon Yuan, 51.12 milyon parça mal bağışladı ve 18.77 milyonluk iyi işler yaptı ve halktan olumlu tepkiler aldı.

Bazı Amerikalı politikacılar Xinjiang'daki azınlıklara olağanüstü bir özen gösteriyorlar, ancak ırksal nefret ve ayrımcılık gibi kendi acılarını duymuyorlar. Amerikan tarihine bakıldığında, Amerikan yerlilerinin dışlanması, katledilmesi ve zorla asimile edilmesi ile dolu ve bu da onların Amerikan toplumundaki nüfuslarının dramatik bir şekilde azalmasına neden oldu. Hatta bazı medya kuruluşları Amerika yerlilerini ortadan kaybolan etnik grup olarak tanımladı. Pew Araştırma Merkezi'nin Race in America 2019 adlı anketine göre, sistemik ırk ayrımcılığı yoksulluk oranı, konut, eğitim, suç, yargı ve sağlık hizmetlerine de yansıyor; Her on kişiden dördü, ülkenin ırksal eşitlik yolunda yeterli ilerleme kaydedemediği görüşünde. COVID-19'un patlak vermesinden bu yana, Afrika kökenli Amerikalılar nispeten çok daha düşük ölüm oranlarına sahip olan beyaz Amerikalıların beş katı COVID-19 enfeksiyon oranına sahipler. Bu Amerikalı politikacılar Xinjiang'ı işaret edecek ve sorumsuz açıklamalar yapacak konumda değiller.

Q3: Mesleki eğitim ve öğretim merkezlerini "toplama kampları" olarak adlandıran ve "bir milyon Uygur göz altına alındı" diyen medya ve ajanslar var. Cevabınız nedir?

Elijan Anayit.: Sözde "mesleki eğitim ve öğretim merkezleri, bir milyona yakın Uygur’un gözaltına alındığı toplama kamplarıdır" ifadesi düpedüz bir saçmalıktır. Birçok kez vurguladığımız gibi, Xinjiang'daki yasaya uygun olarak kurulan mesleki eğitim ve öğretim merkezleri, ABD'deki topluluk düzeltmelerinden, İngiltere'deki Vazgeçme ve Ayrılma Programından (DDP) ve Fransa'daki anti-radikalizasyon merkezlerinden farklı değildir. Bunların hepsi, aşırıcılığı ortadan kaldırmak ve şiddet içeren terörizmin tırmanmasını önlemek amacıyla, önleyici terörle mücadele ve anti-radikalizasyon için yararlı önlemler ve olumlu keşiflerdir. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Valisi Şohrat Zakir, 9 Aralık 2019'da yaptığı bir basın açıklamasında, tüm kursiyerlerin kurslarını tamamladıktan sonra merkezlerden mezun olduğunu açıkladı. İş buldular ve yaşam kaliteleri arttı.

Bu merkezlerde, kursiyerlerin kişisel haysiyetinin ihlal edilemez olduğunu garanti altına almak için Çin Anayasası ve ilgili yasalara uygun olarak insan haklarına saygı gösterme ve koruma temel ilkesi kesinlikle gözetilmektedir. Herhangi bir şekilde kişisel hakaret ve kötü muamele kesinlikle yasaktır. Tüm kursiyerler hareket özgürlüğünden yararlanır. Merkezler yatılı tesisler olarak işletilmektedir ve kursiyerler evlerine gidip kişisel işleriyle ilgilenmek için izin isteyebilirler. Kursiyerlerin kendi sözlü ve yazılı dillerini kullanma hakları tamamen korunmaktadır. Tüm kurallar, düzenlemeler, müfredat tabloları ve menüler, etnik azınlıkların dillerinde yazılır. Farklı etnik grupların gelenek ve alışkanlıklarına tam anlamıyla saygı gösterilir ve korunur. Kursiyerler, eve gittiklerinde meşru dini faaliyetlere katılıp katılmayacaklarına kendileri karar verebilirler. Mesleki eğitim ve öğretim merkezleri farklı yaşam olanakları ile donatılmıştır. Yurtlarda radyolar, televizyonlar ve klimalar bulunmaktadır. Merkezlerde sağlık ve tedavi hizmeti veren tesisler kursiyerlere açıktır. Merkezlerde ayrıca kursiyerlerin basketbol, voleybol ve masa tenisi oynayabilecekleri spor salonları, okuma odası, bilgisayar odası ve projeksiyon odası gibi kültürel mekanlar, konferans salonu ve açık hava sahnesi bulunmaktadır. Merkezlerde genellikle etnik şarkı ve dans gösterisi ve spor oyunları düzenlenmektedir. Kursiyerlerin öğrenme, yaşama ve eğlence ihtiyaçları merkezlerde tamamen karşılanabilir. Dünyada bu tür bir "toplama kampı" var mı? Merkeze "toplama kampı" demek çok saçma.

Batı ve ABD medyasının mesleki eğitim ve öğretim merkezlerinin toplama kampları olduğu yönündeki yalanları, uluslararası toplumun birçok anlayışlı ve adil insanları tarafından zaten açığa çıkarıldı. Ayrıca mesleki eğitim ve öğretim merkezlerine gelen birçok gazeteci de tarafsız ve nesnel raporlar yazdı. Ocak 2019'da Türkiye'den bir gazeteci şunları söyledi: “Batı medyası mesleki eğitim ve öğretim merkezi hakkında olumsuz haber yaptı. Buraya toplama kamplarının yapıldığını ve insanlara zulmedildiğini söylediler. Böyle bir düşünceyle geldim ama merkezleri gezdikten sonra önyargım ortadan kalktı. Tek gördüğüm, insanların eğitim aldığı ve kendilerini geliştirdikleri bir eğitim merkeziydi. Ve hepsi erdemleri olan insanlar oldular. Merkezdeki atmosfer çok iyiydi, bu da topluma yeniden entegre olmaları için onlara yardımcı oldu.” Batı ve ABD medyasının merkezlerde milyonlarca Uygur'un gözaltına alındığı söylentilerine gelince, bu tamamen saçmalık. ABD hükümeti tarafından desteklenen bir STK olan sözde Çin İnsan Hakları Savunucuları tarafından bu tür korkunç söylentilerin yaratıldığı ve yayıldığı bilinmektedir. STK, sadece sekiz Uygur’un röportajlarına dayanarak kabaca hesaplamalar yaparak“Xinjiang'ın 20 milyon insanının %10'unun ‘yeniden eğitim kampları’nda gözaltına alındığı”sonucuna vardı. Bağımsız bir haber sitesi olan Grayzone, bu saçma yalanı açığa vurarak gerçekleri anlatmak için makaleler yayınladı. Bu yıl 25 Temmuz'da, ödüllü gazeteci ve çok sayıda kitabın yazarı olan Max Blumenthal, "Yeni Soğuk Savaş'a Hayır" adlı uluslararası bir sempozyumda yaptığı konuşmada, medyada çıkan bir milyon Uygur'un gözaltına alındığına dair şaşırtıcı verilerin incelemeye dayanmayan zayıf bilgi kaynağına dayandığını söyledi. Umarım basın mesubu arkadaşlar görüşlerini keskinleştirir ve yalanlar tarafından yanıltılmayacaktır.

Q4: Bazı yabancı medya kuruluşları tarafından Xinjiang’ın camileri yıkarak Müslüman vatandaşların dini inanç özgürlüğünü engellediği bildirildi. Xinjiang’daki din ile ilgili durumu biraz detaylandırır mısınız?

Mehmut Usman: Çin Halk Cumhuriyeti Anayasasına göre "Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşları dini inanç özgürlüğünden yararlanırlar. Tüm normal dini faaliyetler kanunla korunur. Hiçbir devlet organı, kamu kuruluşu veya birey vatandaşları herhangi bir dine inanmaya veya inanmamaya zorlayamaz, herhangi bir dine inanan veya inanmayan vatandaşlar arasında ayrımcılık yapamaz.” Bu, Xinjiang'daki tüm etnik gruplardan insanların dini inanç özgürlüğünü korumak için yasal bir dayanaktır. Xinjiang bu alanda bölgesel düzenlemeler yapmıştır. Xinjiang’da herhangi bir dine inanmak ya da inanmamak insanların özgür iradeleri ile alakalıdır. İnananların ibadethanelerde veya kendi evlerinde dini geleneklere uygun olarak yerine getirdiği dini törenlere katılmak, oruç tutmak, dini bayramları kutlamak gibi bütün dinsel faaliyetleri yasalar tarafından korunmaktadır, hiçbir kişi veya kuruluş bu hakları ihlal edemez. Aksi takdirde ihlal edeneler ilgili yasal sorumlulukları üstelenmek zorunda kalırlar.

Xinjiang, camilerdeki koşulları iyileştirmeye devam ediyor. Xinjiang İslam Enstitüsü ve onun sekiz şubesi, dini personel yetiştirmek için kurulmuştur. Kuran ve Irshad al-Sari li Sharh Sahih al-Buhari, Çince, Uygurca, Kazakça ve Kırgızca dillerinde yayınlandı. İnananların dini bilgi edinme yolları genişletildi. 1996'dan beri hükümet, Müslümanların Mekke'ye hac ziyaretleri gerçekleştirmelerini sağlamak için özel uçuşlar düzenlemektedir. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Halk Hükümeti, hacılar için tıbbi bakım ve tercüme finansmanı sağlamakta ve güvenli ve düzenli hac ziyaretlerini mümkün kılmak için başka hizmetler de sunmaktadır. Şimdiye kadar, Xinjiang’daki 50.000'den fazla Müslüman bu tür hac ziyaretleri için Suudi Arabistan'a gitmiştir.

ABD'nin Müslümanların insan haklarını ihlal ettiği uluslararası dünyada inkar edilemez. ABD, son yıllarda Irak, Suriye, Libya ve Afganistan gibi ülkelerde “anti terörist” bayrağı altında sürdürdüğü savaşlarla on binlerce sivil can kaybına yol açtı. Yukarıda bahsedilen zarar gören tüm bu ülkeler istisnasız Müslüman ülkelerdir. ABD’nin sınırları içinde İslam dinine karşı hoşgörüsüzlük gittikçe kötüye gidiyor ve Müslüman topluluklar ABD'de giderek artan ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. ABD, özellikle İslami gruplar için "Müslüman Yasağı" uygulayan dünyadaki tek ülkedir. ABD'de, İslam'ın tolere edilmesinde ve İslami grupların uğradığı ayrımcılıkta sürekli olarak kötüye gidiş durumu var. 2018 ABD ara seçiminde, adayların 1/3'ünden fazlası Müslümanların doğası gereği şiddete eğilimli doğduğunu veya yakın bir tehlike oluşturabileceklerini düşünüyordu; adayların yaklaşık 1/3'ü Müslümanların temel haklarından mahrum bırakılması talebinde bulundu veya İslam'ın bir din olmadığını iddia etti. Amerikan İslami İlişkiler Konseyi'nin bir raporu, ABD'deki Müslüman karşıtı olayların 1/3'ünden fazlasının Federal Ajans tarafından kışkırtıldığını gösteriyor. Pew Araştırma Merkezi'ne göre, mülakat yapılanların % 82'si ABD'de ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. Önümüzde yatan bu kötü şöhretli gerçekler varken, ABD'li politikacılardan bazılarına sormak istiyorum, Xinjiang’daki dini özgürlük durumuna utanmadan saldırmak ve iftira atmak için bu cesareti nereden buluyorsunuz?

Sözde "Camilerin yıkılması" konusu da tamamen saçmalık. Dini mekanlar yasal statülerini kayıt formalitelerini yasalara uygun olarak resmi makamlara yaparak kazanır, böylece tüm hak ve menfaatleri kanunla korunabilir. Xinjiang, camilerin korunmasına ve onarımına büyük değer verir, hükümet makamları sadece camilerin koşullarının iyileştirilmesine sürekli yardım etmek ve desteklemekle kalmaz, aynı zamanda inananların normal dini ihtiyaçlarını da garanti altına alır.1980'lerde, 1990'larda veya daha önce Xinjiang’da inşa edilen camilerin bazıları oldukça perişan ve tehlike arz eden durumdaydı, ancak kentleşmenin gelişmesi ve yeni kırsalın inşası ile yerel yönetim, din adamlarının ve inananların taleplerine uygun olarak, kentsel-kırsal imar planını izleyerek gecekonduların dönüşümü ve güzel kırsal bölge inşası ile birlikte bir dizi yerleşim düzenlemesi gerçekleştirdi, eski püskü kerpiç evler yenilendi, eski yıkılmaya yüz tutmuş camiler onarıldı, yerleri değiştirildi ve genişletildi. Camilerin koşulları iyileştirildi ve inananların talepleri karşılandı, bu yolla bu politika din adamlarının ve inananların güçlü desteğini kazandı.

Q5: Yurtdışındaki bir kuruluşun raporuna göre, Xinjiang’da “büyük ölçekli zorunlu çalıştırma olgusu” var, bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Rehmanjan Dawut: Xinjiang'daki sözde "büyük ölçekli zorunlu çalıştırma", suçlaması bazı Batılı ve ABD kurumları ve kişileri tarafından harekete geçirilen bir grup Çin karşıtı güç tarafından uydurulmuş gerçek dışı bir söylenti.

Xinjiang'da tüm etnik gruplardan insanların istihdam hakları ve çıkarları yasal olarak korunmaktadır. Xinjiang, Uluslararası Çalışma Örgütü Anayasasının ve ilgili sözleşmelerin ruhuna kesinlikle bağlıdır ve Çin Halk Cumhuriyeti İş Hukuku, Çin Halk Cumhuriyeti İş Kanunu'nun Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygulanmasına İlişkin Görüşler, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde İş Güvenliği Denetimi Yönetmeliğinin Uygulanmasına İlişkin Hükümler, işçilerin yasal hak ve çıkarlarını korumak için çalışma ilişkilerinin kurulmasını, işletilmesini, denetlenmesini, arabuluculuğunu ve çözümünü yasallaştırmak da dahil olmak üzere ilgili yasa ve yönetmeliklere kesinlikle uymaktadır.

Xinjiang'daki tüm etnik gruplardan insanlar işlerini seçme konusunda tam özgürlüğe sahipler. Xinjiang, “işçiler kendi iradelerine göre ya serbest piyasa ilkeleriyle ya hükümet teşviki ve yardımıyla kendi işlerini bulurlar veya kurabilirler” istihdam ilkesine bağlı kalır, tüm etnik grupların ve şirketlerin emekçileri arasında gönüllü olarak iki yönlü seçim ile iş ilişkileri kurmak için işgücü kaynaklarının tahsis edilmesinde piyasa güçleri etkilidir. Xinjiang'daki tüm etnik grupların çalışanları, kişisel özgürlükleri üzerinde herhangi bir kısıtlama olmaksızın iş seçme hakkına sahiptir. Hükümetin yapmaya çalıştığı şey, insanlara tatmin edici işler bulmaları ve düzenli bir gelir elde etmeleri için daha fazla fırsat yaratmak için sağlıklı bir istihdam ortamı oluşturmaktır.

İnsanların çalışma hakları kanunla korunmaktadır. Tüm etnik grupların emekçilerinin, işçilerin ücret, dinlenme ve tatil haklarını koruyan, iş güvenliği ve sağlık koruma ile sosyal güvenlik yardımlarını koruyan yasa ve yönetmeliklere göre, şirketlerle kendi iradeleriyle ve üzerinde anlaşmaya vardıkları şart ve koşullarda iş sözleşmesi imzalamaları kanunen yasal olarak güvence altına alınmıştır. İşçilerin geleneklerine, dillerine ve kültürlerine, dinlerine ve inançlarına Xinjiang içinde veya dışında nerede çalışırlarsa çalışsınlar tam olarak saygı gösterilir ve yasalarca korunur. Dine inananlar, hiçbir kurum veya kuruluşun müdahalesi olmadan normal dini ibadetlerini yerine getirme hakkına sahiptirler.

Gerçekler, Xinjiang’ın işgücü ve istihdam garanti programlarının, tüm etnik grupların kaliteli ve tam istihdama sahip olmalarına, çok çalışma yoluyla yoksulluktan kurtulmalarına, gelirlerini artırmalarına ve kalkınmanın nimetlerini paylaşmalarına yardımcı olduğunu kanıtladı. Bu tür programlar Xinjiang'daki ekonomik ve sosyal gerçeklere uygundur, insanların acil çıkarlarını korur ve beklentilerine cevap verir ve uluslararası genel uygulama ile uyumludur, testlerden geçmiş doğru çözümler olarak nitelendirilir. ABD'nin Xinjiang’ın istihdam politikası hakkındaki suçlamaları mantıksız ve dayanaksızdır. ABD, Xinjiang'da “zorunlu çalıştırma” olduğunu iddia ettiğinde şöyle bir çelişkiye düştü, bir yandan “farklı zorla çalıştırma biçimleri var, Xinjiang açık ve ikna edici kanıtlar sağlamadığı sürece” diyor öte yandan, "Xinjiang'da herhangi bir soruşturma yürütmeye imkan olmadığını ve ayrıca soruşturma kurumlarının da doğru bilgi alamayacağını" iddia ediyor. Bu tür bir gangster mantığı kendi kendiyle çelişir ve geçerli bir temele dayanmaz. Bazı Amerikalılara sormak istiyorum, “zorunlu çalıştırma” dan mustarip olan hangi etnik grupları nerede gördünüz?

Amerika ve Batı medyasının Xinjiang’da etnik azınlıklara uygulanan istihdam politikasına saldırmasının ve iftira atmasının çok önceden planlanmış olduğunu düşünüyoruz. Yalan ABD Hükümeti ve silah tüccarları tarafından finanse edilen Avusturalya Stratejik Politika Enstitüsü tarafından uyduruldu. Enstitü sponsorlarının çıkarlarına hizmet etmek için 1 Mart’ta asılsız sözde “Uygur Satışı” söylemini uydurarak Xinjiang’ın güneyindeki yoksulların kendi istekleriyle iç ve doğu şehirlerine çalışmaya gitmelerini “zorla çalıştırma” olarak çarpıttı. ASPI’nin raporundan kısa bir süre sonra ABD Kongresi’nin Çin Yürütme Komisyonu bu yanlışlıkları "doğrulayıcı kanıt" olarak kullanıp Xinjiang'dan ihraç edilen ürünlerin "zorla çalıştırma" yoluyla üretildiğini belirten "Küresel Tedarik Zinciri, Zorunlu Çalışma ve Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi" raporunu uydurdu. Bunun ABD'deki yasayı ihlal ederek küresel tedarik zincirini kirlettiği iddiasında bulunan komisyon, Amerikan şirketlerini Xinjiang'dan ürün ithalatını durdurmaya çağırdı. Son zamanlarda ABD Dışişleri Bakanlığı, bu yalanları yineleyerek "2020 İnsan Ticareti Raporu"nu yayınladı. Bu rapor da Çin'in içişlerine müdahale etmek, Xinjiang'ın istikrarlı gelişimini bozmak ve Çin şirketlerine baskı yaparak kamuoyu oluşturmak için "Uygur Zorla Çalıştırmayı Önleme Yasası"nın onaylanmasını amaçlıyor. Bu gibi aşağılayıcı eylemler eninde sonunda insanlar tarafından bir kenara bırakılarak kahredilecektir.

Q6: Bazı ABD medyası "Xinjiang’ın yatılı okul eğitiminin etnik azınlık çocuklarını ailelerinden ayırdığını" bildirdi. Lütfen bize bu durumun gerçek olup olmadığını söyleyebilir misiniz?

Parhat Azim: "Xinjiang’ın etnik azınlık çocuklarını ailelerinden ayıran yatılı okul eğitimi" ifadesi, tamamen kötü niyetli kasıtlı bir iftiradır.

Xinjiang, geniş bir bölgedir. Köyler ve kasabalar birbirinden oldukça uzaktır ve bunlardan bazılarının toplu taşıma araçlarına erişimi yetersizdir, bu da ebeveynlerin her gün çocuklarının okula götürüp getirmelerini büyük bir yük haline getirmektedir. Bu sorunu çözmek için, Xinjiang 1980'lerde yaklaşık 400 yatılı okul inşa etti. Merkezi yetkililerin yatılı okul inşaatını güçlendirme düzenlemesini takiben ve yeni tip kentleşme ve kırsalın yeniden canlandırılması doğrultusunda, okul çağındaki çocukların demografik değişiklikleri ve coğrafik, ulaşıma ait, çevresel ve güvenlik faktörlerini göz önünde bulundurarak, yatılı okul planlamasını ve dağıtımını buna göre en uygun hale getirdik. Xinjiang'daki yatılı okullar, bölge standartlarına göre inşa edilmiş ve tam donanımlıdır. Yatılı okullar devlet bütçesi tarafından finanse edilir ve öğrenciler, diğer öğrenciler gibi öğrenim ücretleri ve kitap masraflarından muaf tutulur. Ayrıca, kırsal kesimdeki yatılı öğrenciler, aileler üzerindeki mali yükü önemli ölçüde azaltan, ilköğretim öğrencileri için kişi başına yılda 1250 yuan ve ortaokul öğrencileri için kişi başına yılda 1.500 yuan olmak üzere öğrenim ödeneği almaktadır.

Xinjiang'da çeşitli etnik kökenlerden öğrencilerin evlerine en yakın okullara gittiklerini belirtmek gerekir. Kampüs yakınında yaşayanlar banliyö öğrencileri olabilir; daha uzakta yaşayanlar kampüste yaşamak için başvurabilir ve okullar onlara ücretsiz konaklama ve kırsal kesimdeki ailelerden gelenler için ücretsiz yemek sağlar. Kampüs içinde mi yoksa dışında mı yaşayacaklarına karar vermek öğrencilere ve ailelerine bağlıdır ve “yatılı okullara gönderme” yoktur. Bu tür okullara giden öğrenciler hafta sonu evlerine gidebilirler. Pazartesi sabahı okula gelirler ve Cuma öğleden sonraları ve aynı zamanda tatillerde, kış ve yaz tatillerinde veya katılmaları gereken şeylerde evlerine giderler. Veli-öğrenci iletişimini kolaylaştırmak için her yurt binasına telefon yerleştirilmiştir. Öğrenciler her an velilerini arayabilirler ve veliler de ilgili öğretmenlerin telefon numaralarına sahiptirler ve gerektiğinde onlarla iletişime geçebilirler.

Uygulamamız, öğrencilerin kapsamlı gelişimini geliştirdiğini kanıtlamıştır; eğitim kaynaklarının rasyonel bir şekilde paylaşılmasına yardım eder, öğrencilerin modern teknolojilerden, daha iyi fakültelerden ve çevreden yararlanmalarını sağlar; aynı zamanda öğrencilerin bilgiyi öğrenme, verimliliklerini artırmalarına ve aileleri üzerindeki yüklerin azaltılmasına yardımcı olur; öğrencilerin ailelerinin desteğini alan bu sistem Xinjiang'da eğitimin modernizasyonu ve yoksulluğun azaltılması için temel bir yaklaşım haline gelmiştir. Yalan söyleyen Amerikalılara sormak istiyorum: Xinjiang'da öğrencilerin ebeveynlerinden koparılarak acı çektirildiklerini nerede gördünüz? Hangi ebeveyn çocuklarını yatılı okullara göndermeye istekli olmaz?

Hepimizin bildiği gibi, yatılı okul eğitimi sadece Xinjiang’a özgü bir durum değildir. Birleşik Krallık yatılı okullar kuran ilk ülke oldu, ABD'de yatılı okullar bir uçtan diğer uca yaygındır. ABD'nin görüşüne göre, kendi yatılı okulları doğruyken, Xinjiang'da bu tür bir sistem, tipik bir "çifte standart" olarak "mesleki eğitim ve öğretim merkezlerinde kursiyerlerin çocuklarını alıkoyan istikrar önlemleri" olarak görülüyor.

Ancak ABD'de “sıfır tolerans” göçmenlik kuralları nedeniyle ebeveynlerinden ve kardeşlerinden ayrılan birçok çocuk var. ABD göçmenlik yetkililerinin, Temmuz 2017'den bu yana 5.400'den fazla çocuğu ebeveynlerinden ayırdığı ve bunun ailelerde büyük acılara neden olduğu bildirildi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, ABD hükümetinin göçmenlerin çocuklarını ebeveynlerinden ayırmasının ve onları süresiz olarak alıkoymaya çalışmasının çocuklarda derin travmalara neden olduğunu söyledi. Uluslararası toplum kimin çocuk haklarını koruduğunu ve kimin insan hakları krizine neden olduğunu görebilir.

Q7: Son dönemde Xinjiang’da COVID-19 vakaları ortaya çıkmaya başladı. Xinjiang’da halkın yaşam hakkını ve sağlık hakkını korumak için ne gibi tedbirler alındı? Teşekürler.

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Sağlık Komisyonu Başkanı Mutalipu Rouzi: COVID-19 vakaları yeniden Urumçi’de gösterilmeye başlandığından beri, Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde “güven, dayanışma, bilimsel tedavi ve isabetli tedbirler” temelinde, kapsamlı şekilde çalışmalar yürütülüyor, salgının daha yayılmasını önlemek ve halkın can güvenliğini ve sağlığını korumak için ciddi ve kararlı tedbirler alınıyor.

İlk olarak, tüm gücümüzle hastaları tedavi ediyoruz. Halkın ve hayatın üstünlüğünde ısrar ediyoruz. Devlet Konseyi Salgınla Mücadele Mekanizması’na bağlı uzmanların destekleriyle, tedavi çalışmalarını tamamladık, “hastaları toplamak, uzmanları toplamak, kaynakları toplamak ve topluca tedavi etmek” ilkesine göre, Bölgedeki COVID-19 hastaları kabul eden özel hastanelerin listesini yaptık ve derhal tedavi çalışmalarına başladık. Devlet Konseyi Salgınla Mücadele Mekanizması uzmanları ile Bölgedeki solunum, yoğun bakım, klinik, psikoloji, test ve görüntüleme gibi dallardaki uzmanlardan oluşturulan ortak uzmanlar tipi kurduk, uzman değerlendirme sistemi ve teşhis sistemi kurduk. Önceden önleme ve test güçlendirdik, hastaların hafif hastalıktan ağır hastalığa geçişini engelledik. Bölgedeki çeşitli tıp birimlerinin avantajlı güçlerinden istifade ederek, Bölgedeki 24 hastaneden, 32 tıp timinden 1.900’den fazla sağlık çalışanları özel hastanelere yerleştirdik. Ulusal Sağlık Komisyonu’nun yayınladığı 7. COVID-19 Tedavi Yöntemi’ne göre, “bir kişiye bir yöntem” temelinde Çin-batı tıp teknikleri ortaklaşa tedavi yöntemini uyguladık ve tedavi oranını yükselttik. Tedavi sürecinde, sıkı bir şekilde bulaşma kontrol tedbirlerini uyguluyoruz, tedavi ve kontrol çalışmalarında bulunan sağlık çalışanlarına en sıkı koruma sağlıyoruz, hastanelerdeki dezenfekte ve tıbbı çöplerin halledilmesini iyi şekilde yapıyoruz, sağlık çalışanların bulaşmasını ve yayılmasını engelledik. 15 Temmuz’dan 25 Ağustos’a kadar, toplam tedavi ettiğimiz hasta sayısı 702, 194 belirtisiz bulaşmış insan tıbbı gözlemden tahliye edildi.

İkincisi, salgının yayılmasını engelliyoruz. Yasalar ve bilim kurallarına göre halk arasında kontrol tedbirlerini aldık, salgın üzerindeki kontrol ve gözetlemeyi sıkılaştırdık. Ağırlıklı yerlerdeki teşhis ve dezenfekte sıkılaştırdık, mümkün olduğu kadar salgının yayılma risklerini azalttık. Urumçi’deki duruma göre farklı ilçelere farklı tedbir aldık, bilimsel kontrol tedbirleri aldık. Kamusal mekanlarda ve kalabalık mekanlardaki kontrol tedbirlerini sıkılaştırdık, kitlesel faaliyetleri durdurduk, mahalleler için kapalı yönetme uyguladık. Demiryolları, karayolları ve havayolları kontrolü güçlendirdik, sıcaklık testi, sağlık kodu ve gelenlere toplu tıbbı gözlem gibi tedbirler aldık. Urumçi sakinlerinin gerekli olmadıkça şehirden ayrılmamalarını seferber ettik. Şehirden ayrılanlar için nükleik asit test uyguladık, salgının çıkışını önledik. Soğutucu ve dondurucu gıda üzerindeki testler pekiştirdik. İyi bir şekilde nükleik asit test yürüttük, Devlet Konseyi Salgınla Mücadele Mekanizması üstüste 12 eyaletten 21 test timi ve 4 üçüncü taraf test kuruluşunu Xinjiang’a gönderdi. Bölge içindeki iller ve şehirlerden test çalışanları Bölgenin 7 test kuruluşuna ve Urumçi’deki farklı ilçelere numune alma ve test etme çalışmalarına katılmalasını sağladık. Urumçi’deki hızlı test kapasitesini büyük ölçüde yükselttik. Her gün 800.000’den fazla test yapılabilir, “gerekli olan herkese test ve gönüllü olan herkese test” ilkesini gerçekleştirdik. Erken teşhis, erken raporlama, erken tecrit ve erken tedavi ilkelerini kararlılıkla yürüttük.

Üçüncüsü kapsamlı bir şekilde epidemiyoloji araştırmalar sürdürüyoruz. Devlet Konseyi Salgınla Mücadele Mekanizması uzmanlarının liderliğinde, Bölge, şehir ve ilçe 3 düzeydeki araştırma timleri kurduk, virüsün kaynağını araştırmak için çalışmaları yürüttük, hızlıca mehtemelen yayılma yollarını kestik, zamanında sıkı temasta bulunanları tespit ettik. Salgın kontrol amaçlarına göre toplu tıbbı gözetleme uyguladık, sıkı temasta bulunanlar için evde gözetleme uyguladık. Bilimsel kontrol ve isabetli kontrol için güçlü destek sağladık.

Dördüncüsü yaşam malzemeleri tedariğini sağlıyoruz. Elimizden geleni yaparak koruma malzemeleri, ilaçlar, dezenfekte ürünler ve test gibi malzemelerin tedariğini sağladık, tedavi ve koruma kaynaklarını salgınla mücadelenin ön cephesine getirdik, sağlık çalışanların ve hastaların ihtiyaçlarını karşıladık. Sebze, meyve, et, yumurta, süt ve gıda gibi yaşam malzemelerinin sağlanmasını hızlandırdık, su, elektrik, gaz ve petrol tedariğini sağladık, lojistik kanallarını açık ve pürüzsüz tuttuk. Stoklama ve çakma ürünlerine darbe indirdik, malzemelerin zengin tedariğini ve sabit fiyatını sağladık. Kurban Bayramı süresince, Xinjiang’da dana ve kuzu etlerin piyasaya girişlerini çoğalttık, halkın ihtiyaçlarını tamamen karşılamak için onların ucuz ve kaliteli etlere ulaşmalarını sağladık. Salgın kontrol ve halka hizmet çalışmalarını entegre şekilde yürüttük, özellikle evde gözetlemede bulunanlar ve yaşlı, hasta ve durumu hafif olanlar için zamanında onların zorluklarını çözdük, onların hayatının normal olmasını sağladık. Şimdiye kadar, Urumçi’de şehir genelinde yaşlılar için 3. dönem sübvansyon toplam 12,0986 milyon RMB dağıtıldı, engellilere Temmuz-Ağustos sübvansyon toplam 2,2977 milyon RMB dağıtıldı. Ayrıca Urumçi’deki zor şartlarda yaşayanlar için ücretsiz et dağıttık, toplam ücretsiz 104 ton et dağıtık, kentte ve kırsal bölgelerdeki toplam 9.223 hanehalkına yarar getirdik.

Beşincisi zamanında salgın bilgileri açıklıyoruz. Ciddi sorumluluk, açıklık ve şeffaflık çerçevesinde hergün salgın bilgilerini açıklıyoruz, sürekli salgınla mücadele temalı basın toplantılarını düzenliyoruz, 24 saatlik yaşam hizmet hattını açık tuttuk, halkın ilgilerine zamanında cevaplıyoruz. Epidemiyoloji araştırmalar ve test sonuçlarına göre, bu dalga salgın ana olarak bir toplu faaliyetleriyle ilgilidir, hastalar ve belirtisiz bulaşmışların çoğu Urumçi’de. 25 Ağustos saat 24’e kadar, Xinjiang’da mevcut hasta sayısı 124, ağır hasta sayısı 4, belirtisiz bulaşmış insan sayısı 44, hepsi Urumçi’de. Şu ana kadar hala 3.024 kişi tıbbı gözlem altında tutuluyor.

İnanıyoruz ki, ÇKP’nin güçlü liderliğinde, Çin’e Özgü Sosyalizm’in güçlü avantajlarıyla, çeşitli eyaletlerden güçlü destekleriyle, Xinjiang halkının dayanışmasıyla, Xinjiang mutlaka kısa zamanda salgın kontrol savaşını kazanacaktır.

Q8: Son günlerde, Japon karikatürist Tomomi Shimizu, “What has happened to me (Başıma neler geldi)” adlı karikatür yayınlayarak, Kazak Gülbahar Celil’in tutuklandığı süreçteki yaşadıklarını anlattı. Gülbahar Celil hakkında bilgi verebilir misiniz? Teşekkürler.

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Basın Ofisi Sözcüsü Yilijiang Anayiti: 22 Mayıs 2017 tarihinde, Gülbahar Celil terör faaliyetlerine yardım şüphesiyle emniyet tarafından gözaltına alındı. Soruşturmada, Gülhabar Celil’in Xinjianglı tercümanı Hashima Habayi Gülhabar Celil’in yurtdışındaki teröristlere yardım etmek için WeChat uygulaması aracılığıyla Hashima Habayi’nin “Doğu Türkistan İslami Hareketi” üyesi olan birine 17.140 RMB havale etmesini istedi. 30 Ağustos 2018 tarihinde, ilgili birimler Gülhabar Celil’in kendi müracaatı ve davasının durumuna göre, yasal olarak onu adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Aynı yılın 3 Eylül tarihinde, Gülbahar Celil Xinjiang’dan Almaty’ye gitti. Adli soruşturma süresince, Gülbahar Celil’in çeşitli hakları hep koruma altındaydı, onunla aynı hücrede bulunanların hepsi, onun sözde “toplama kampındaki yaşadıkları”nın tamamen uydurma ve Çin’e yönelik yalan ve karalama olduğunu ispat edebilirler.

Japon karikatürist Tomomi Shimizu’nun ilk kez Mesleki Eğitim Merkezi’ne saldırması olmadığı anlaşılır. 31 Ağustos 2019 tarihinde, Tomomi Shimizu bir karikatür yayınlayarak, Mirgül Tursun’nun sözde “Mesleki Eğitim Merkezi’ndeki yaşadıkları”nı anlatmaya çalıştı. Ama Mirgül Tursun’un yalanları daha önce de açıklığa getirmiştik. Kendisi hiçbir zaman hiçbir cezaya çarptırılmamış, herhangi bir Mesleki Eğitim Merkezi’nde de eğitim almamıştı. Aslında, Mirgül Tursun ve Gülbahar Celil gibi insanlar, ABD ve batılı bazı siyasetçilerin satın aldığı oyuncular, Xinjiang’ı karalamaya odaklanıyorlar. Tomomi Shimizu ne Xinjiang’ın gerçeklerini bilmiyor, ne de Mesleki Eğitim Merkezi’ndeki öğrencilerle bir araya gelmedi. Onun karikatürlerindeki ideolojik önyargılar son derece nettir. Umarız Tomomi Shimizu Xinjiang hakkındaki yalanları bir daha yaymayacak, ABD ve batılı bazı sayasetçiler tarafından kandırılıp kullanılmayacaktır.

Q9: Son zamanlarda yurtdışı medya kuruluşları Maierdan Aba olayından merak ediyor, ilgili bilgiler paylaşır mısınız? Teşekkür ederim.

Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi Basın Ofisi Sözcüsü Alijiang Anayiti: Maierdan Aba, erkek, 31 yaşında, uygur, ikamet yeri: Resitan sitesi, Resitan Caddesi, Kuçar şehri, Aksu bölgesi. 30 Temmuz 2018 tarihinde uyuşturucuyu satma suçundan dolayı Guangdong eyaleti Foshan şehri Nanhai ilçesi Halk Mahkemesi tarafından yasaya göre 1 yıl 4 aylık hapis cezası verildi. 28 Kasım 2019 tarihinde cezası bitti ve hapisten çıktı.

“Çin Halk Cumhuriyeti Ceza İnfaz Kurumu Yasası”nın 37. maddesine göre ceza bitirenlere yerel hükümet (genelde ikamet yeri) tarafından ikamet konusunda yardım sağlanır. Maierdan Aba’nın ikamet yeri Xinjiang Kuçar’da olduğu için Foshan emniyet müdürlüğü onu ikamet yerine teslim etti. Teslim süresinde Maierdan Aba kendi kendine zarar verdi ve polise karşı aşırı hareket etti. Emniyet tarafından yasaya göre müdahele için ona kısıtlama getirildi, kendisi sakinleştikten sonra ise kısıtlama kaldırıldı.

Bu yılın başındaki salgınla mücadele sürecinde, Maierdan Aba yasayı, kendi ve başkalarının can güvenliğini önemsemeden evde karantina sürecindeyken salgınla mücadele tedbirlerinin uygulanmasına karşı çıktı ve engel oldu, sıcaklığı ölçülenmesine karşı çıktı, salgınla mücadele görevlilere hakaret etti ve yumruk attı. Maierdan Aba’nın salgınla mücadele süresindeki söz konusu hareketleri suç şüphelidir, emniyet tarafından ona zorunlu tedbirler getirildi, söz konusu olay hala incelenmektedir.

Arkadaşlara tavsiyeler
       Yazdir